Kutsal metinlerde cennetten kovulmanın gerekçesidir elma. Pamuk prenses ve yedi cüceler masalında, cadı kraliçenin armağan olarak sunduğu hayatı değiştiren meyvedir aynı zamanda. Okumayı söktüğümüzün habercisidir “çalışan kazanır, elması kızarır” cümlesinde. Ya da var olduğumuzu söyler “elma dersem çık, armut dersem çıkma” ile. Bir de masalların sonunda gökten üç tane düşer biri anlatana, biri dinleyene biri de masalın gerçek sahibine diye.
Voltaire, Newton’un fizik kurallarının yeniden yazılmasına neden olan Genel Çekim Yasası’nı elma ağacının altında derin derin düşünürken kafasına düşen bir elma ile keşfettiğini söyler.
***
İki önemli gelişme yaşadık:
TCMB finansal sisteme ek döviz likiditesi imkânı sağlamak amacıyla, rezerv opsiyonu katsayılarında değişiklik yaptı. Döviz imkânının ikinci, üçüncü ve dördüncü dilimlerinde katsayılar 0,2 puan azaltılarak, rezerv opsiyonu kullanımlarının aynı seviyede kalması halinde, finansal sisteme yaklaşık 620 milyon ABD doları ilave likidite sağlamayı hedeflediğini açıkladı. Ayrıca, bankaların yabancı para likidite yönetimine esneklik kazandırmak amacıyla, yabancı para yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların ortalama olarak tesis edilebilecek kısmının üst sınırı 3 puandan 4 puana yükselterek yaklaşık 2,9 milyar ABD dolarını tesis dönemi içerisinde bankaların serbest kullanımına açtı.
“Bırak dağınık kalsun” başlıklı yazımda Enflasyon Raporu’na ilişkin olarak “Uygulanmakta olan para politikası ile ilgili olarak ise “sadeleşmenin büyük ölçüde tamamlandığı” açıklamasından hareketle, faiz indirimlerinde sınırlı bir alan kaldığı anlaşılmakta. O nedenle bundan sonraki süreçte atılabilecek yeni adımın zorunlu karşılıklarda indirimler olacağını” düşündüğümü belirtmiştim.
Evet, böyle bir adım attı yalnız bu sefer öncekilerden farklı bir aksiyon alarak yaptı bunu.
Merkez Bankası, TL Zorunlu Karşılık (ZK) oranlarını düşürürken, TL yükümlülüklerin altın ve döviz cinsinden hesaplanmasında kullanılan Rezerv Opsiyon Katsayılarında (ROK) artırıma gitmekteydi. Böyle yaparak TL ZK oranları azaltılırken, bunun sonucunda daha az döviz tutulma ihtiyacı oluşacağından ROK artırımı ile piyasaya girecek döviz miktarı sınırlanıyordu.
Alınan aksiyonun farklılığı da burada başlıyor. Merkez Bankası, döviz talebinde bir artış olacağını düşündüğünden/beklediğinden olsa gerek döviz cinsinden ZK oranında azaltıma gitmiş durumda. Döviz ihaleleri yerine böyle bir tercihte bulunmuş. Döviz talebi bundan sonraki aksiyonlarını da şekillendirecek görünmekte. Diğer taraftan TL üzerindeki baskıyı hafifletmeye devam ediyor ZK indirimleriyle.
Diğeri ise Eylül ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14,1 artarak 4,362 milyar dolar oldu. Geçen yılın aynı ayında açık 3,821 milyar dolar düzeyindeydi. Eylül ayı itibariyle ihracat yüzde 5,6 azalarak 10,935 milyar dolar olurken, ithalat yüzde 0,7 azalışla 15,296 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bir önceki aya göre ise ihracat yüzde 7,7, ithalat yüzde 7,9 azalış gösterdi.
12 aylık birikimli ihracat 140,900 milyar dolar olurken ithalat ise 197,137 milyar dolar oldu. 2015 sonunda 63,356 milyar dolar olan dış ticaret açığının 2016 Eylül ayında birikimli olarak bir önceki aya göre artarak 56,237 milyar dolara yükseldiğini gördük. Üçüncü çeyrek itibariyle karşılaştırdığımızda ihracat 2015 yılının aynı dönemine göre yüzde 2,7 gerilerken, ithalattaki gerileme yüzde 6,5 olarak gerçekleşti ve buna bağlı olarak da dış ticaret açığı yüzde 14,6 geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı Eylül’de bir öncekin yıla göre azalarak yüzde 75,2’den yüzde 71,5’e gerilerken; Ocak-Eylül dönemi olarak karşılaştırıldığında yüzde 68,5’ten yüzde 71,3’e yükseldi.
Dış ticaret açığının gerilemesinde üçüncü çeyrek itibariyle enerji faturasının 29,3 milyar dolardan 19,5 milyar dolara yüzde 33,5 küçülmesinin etkisi söz konusu. 2015 yılında 37,8 milyar dolar olan enerji maliyeti, 2016 yılının Eylül ayı itibariyle birikimli olarak 27,9 milyar dolara kadar gerilemiş durumda. Enerjinin katkısı azalmaya devam ediyor.
Özellikle üretim, iç talep ve yatırımlar açısından gelişmeleri anlamamıza yardımcı olan ithalat alt gruplarına baktığımızda Eylül ayında sermaye malı ithalatının yüzde 7,1, ara malı ithalatının yüzde 1,2 azaldığını görmekteyiz. Tüketim malları ithalatında ise yüzde 9,4 artış söz konusu. 3. Çeyrek itibariyle baktığımızda yatırım malı ithalatı yüzde 3,1 artarken ara malı ithalatının yüzde 9,3 düşmüş vaziyette. Tüketim malları ithalatında ise yüzde 3,7’lik azalış söz konusu.
Bu rakamlar, cari açığın Eylül sonu itibariyle 33 milyar dolar civarında olacağına işaret ediyor. Reel Kesim Güven Endeksi ihracat artışı konusunda olumlu sinyaller vermezken, OVP’de 31,3 milyar dolar olarak yer alan cari açık gerçekleşme tahmininin yıl sonuna kadar genişlemeye devam edeceği görülüyor.
Son olarak turizmde bu yılın kayıp olduğunu söylüyorduk. TÜİK’in açıkladığı 3. Çeyrek turizm istatistikleri bu konuda fazla söze yer bırakmıyor.
***
Yukarıda uzun uzun anlattıklarım sonunda gökten düşen üç elmadan biri benim başım üzerine diyeyim; ama dış ticaret ve turizm istatistikleri ile döviz kuru “uçmuyorsak Newton’a olan saygımızdan” der gibi.