Güzellik ve estetik kavramı herkesin kafasında farklı ÅŸeyleri çaÄŸrıştırabiliyor. Kimi için Ferrari F12 Berlinetta, kimi için Marilyn Monroe, kimi için bale(rin), kimi için çiçek, kimisi için de böcek. Ve bunları muhteÅŸem, ÅŸahane, süper sıfatları ile de pekiÅŸtirmekten geri durmuyoruz.
Bir de gözden kaçırdıklarımız, dikkat etmediklerimiz var. Mükemmeli ararken aslında hemen yanı başımızda olanın güzelliÄŸini, çekiciliÄŸini görebilmekten bahsediyorum. İşte bu erdemi Japonlar Wabi-Sabi sözcükleriyle tanımlamış.
Maddeye deÄŸil maneviyata deÄŸer veren, alçak gönüllü ve doÄŸayla uyumlu anlamına gelen wabi ile eskimiÅŸ, solmuÅŸ, zamanın izlerini taşıyan anlamına gelen sabi kelimelerinin birlikteliÄŸinden doÄŸmuÅŸ.
Kusurlu Güzellik de diyebiliriz.
Hatta “Huysuz ve tatlı kadın” diye ÅŸarkısını bile söylüyoruz.
***
Sermaye piyasaları etkin çalışmadığı için banka kredileri Türkiye ekonomisi için hep önemli olmuÅŸtur. Küçük ve orta ölçekli firmalar yatırım ve iÅŸletme sermayesi için gerekli finansmanı sermaye piyasalarından ziyade banka kredisi ve/veya özkaynakları üzerinden saÄŸlamayı tercih etmek durumunda kalmıştır. Dolayısıyla yatırım ve tüketim harcamaları, bankaların verdiÄŸi kredilere bağımlı diyebiliriz. Merkez Bankası’nın uyguladığı para politikaları da iÅŸte tam bu noktada önemli hale geliyor.
Ekonomide para miktarına baÄŸlı olarak ortaya çıkan talep veya arz fazlasının toplam harcamalara olan etkisine parasal aktarım mekanizması denir. Bu mekanizma, para miktarındaki deÄŸiÅŸimleri reel sektöre aktarır. Teoriye boÄŸup Keynesyen ve Monetarist görüşlerin detayına girmeyeceÄŸim ama ÅŸunu bilmekte fayda var. Keynesyen teoride para arzındaki artış, faiz oranlarını azaltır, faiz oranlarındaki azalma yatırımlarda ve faize duyarlı harcamalarda artışa neden olur; bu da milli geliri etkiler. Monetarist teori, para stoku ile yatırım arasında bir baÄŸlantı kurmaz, paranın dolaşım hızının istikrarlı olduÄŸunu kabul eder.
Teoriden realiteye dönelim pekiyi. Merkez Bankası bir yandan faiz oranlarında Mart ayından beri kademeli olarak indirime giderken, geçtiÄŸimiz hafta zorunlu karşılıklarda; muhtemelen önümüzdeki hafta faiz üst koridorunda bir 25 baz puan daha ve belki de en son olarak mevduat munzam karşılık oranlarında da bir indirime giderek banka bilançolarında pasiflerdeki yükü hafifletmeyi amaçlıyor. Böylece reel sektörün ve tüketicilerin kredi maliyetini hafifletmeye çalışıyor.
O zaman sormamız gereken soru şu:
Faiz düşerken, talep de artacağına göre enflasyon yerinde mi kalacak?
Her güzelin bir kusuru vardır, hem o kadar kusur kadı kızında da olur.